Nevşehir HBV Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mazhar Bağlı, “Çok Kültürlülük ve Birlikte Yaşamak” üzerine konuştu.

Nevşehir HBV Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan Üniversite Rektörü Prof. Dr. Mazhar Bağlı, ‘Çok Kültürlülük ve Birlikte Yaşamak’ üzerine konuştu.

Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilen ve Rektör Prof. Dr. Mazhar Bağlı’nın konuşmacı olarak yer aldığı konferansa Nevşehir Belediye Başkan Yardımcısı Atilla Seçen, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş, Genel Sekreter ve Rektör Danışmanı Doç. Dr. Abdulkadir Uzunöz, sivil toplum kuruluş temsilcileri, üniversitenin akademik ve idari personeli, öğrenciler ve davetliler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan konferansın açılışında selamla konuşması yapan İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş, “Bizleri kültürel etkinliğimizde yalnız bırakmayan siz değerli katılımcılarımıza ve özellikle bizleri kırmayarak icabet eden Rektörümüze teşekkür ediyorum. Kendileri hem alanının uzmanı, hem de sıcak bir başlıkla bizlere dopdolu bir saat yaşatacak. İlahiyat fakültesi olarak bizler hem sosyo-kültürel hem de ilmi etkinlikleri içselleştirmiş bir kurumuz. Konferanslar dizimiz ile alanlarında uzman kişileri sizlerle buluşturmaya devam edeceğiz” dedi.

‘Çok Kültürlülük ve Birlikte Yaşamak’ üzerine konuşan Rektör Prof. Dr. Mazhar Bağlı da, “Bu konunun en önemi bileşenlerinden birinin de din olduğuna, İslamiyet olduğuna inanıyorum. Biz insanlar ilk zamanlardan itibaren temel bir sorunla karşılaşmış bulunuyoruz. Bunlardan birincisi hangi tutum ve davranışta bulunalım? İkincisi de nasıl bir sosyal sistem kurduğumuzda herhangi bir problemle karşılaşmış oluruz? Bu biz insanoğlunun varoluşundan itibaren arayışıdır. Bunun antropolojik olduğunu söyleyebiliriz. Ancak ben bunun dini gelenekten, Hz. Adem’den kalma bir miras olduğuna inanan biriyim. Her halukarda insanoğlunun bir arayışı var. İnsanoğlu bazı soruların etrafından dolarak bir tartışmanın cevabını arıyor ve ’Biz öyle bir sistem kuralım ki, her bir birey toplum içerisindeki rolünü kusursuz olarak yerine getirsin. Hiçbir kimsenin üzerinde cezai bir yaptırım olmasın, hiç kimsenin hukuki bir sorumluluğu ya da toplumsal bir baskı olmadan büyük bir gönül rahatlığıyla yaptığı bir sistem’ kurmak istiyor. İnsanoğlunun bu dünyayı kusursuz bir dünya haline getirmek için tarih boyunca birçok denemenin ve  bu özlemi dindirmeye yönelik birçok çalışmalar içerisinde olduğunu görüyoruz ve bu arayış sürüyor.

Farklılıklar doğal olarak vardır ve ‘Biz farklılık niçin birlikte yaşamamız gerekir diye sorduğumuzda?' 'İnsan olmanın birinci özelliği sosyal bir varlık olmasıdır' diyebiliriz. Sosyal varlık olmasaydık, tek başına bir arada yaşayan bir varlık olsaydık, belki de sadece inanca dayalı değerler üretme mükellefiyetimiz vardı. Ama bir başkasıyla birlikte olduğumuza, hukuka, kıymetli ve toplumsal değerlere dair birtakım sorumluluklarımız olduğunu da ayrıca biliyoruz. O halde hem farklılıkları korumak, hem de bu farklılıkların birlikte yaşaması bir zorunluluktur. Bütün farklılıkların ortak paydası da adalettir. Adaletin tesis edilmediği bir sistemde hiç kimse kendini güvende hissetmez. Her şeyin tam olarak yerli yerinde olması, hakkaniyet içerisinde yürüyen bir mekanizmanın olması gerekir. Günümüzün siyasal sosyolojisinin en büyük problemi de budur” diye konuştu.

Konferans, Üniversite Rektörünün katılımcı sorularını cevaplandırması ve İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş’un kendisine plaket takdimiyle son buldu.