DÜNYANIN 8 TUHAF MÜZESİNDEN BİRİ AVANOS SAÇ MÜZESİ

Saç saklama aslında ölen insanların saçlarının saklanması şeklinde devam eden ve Anadolu’da yaygın olan bir gelenektir. Ancak bunun bir müzeye dönüşmesi de Avanos ilçemizde olmuştur.

Dünyanın sekiz tuhaf müzesi arasında Avanos saç müzesi de vardır. Müzedeki sayı sayısı 16 bine ulaşmıştır (Oğuz Otay, Gezimanya, 24.12.2017) Saç müzesinin 1998 yılında Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeyi başarmıştır. Müzenin kurucusu Chez Galip olarak bilinen Galip Körükçü’dür.

Müzenin kurucusu Galip Körükçü’nün değişik basın organlarına yaptığı açıklamaya göre “35 yıl önce Kapadokya'yı gezmek için bölgeye gelen Fransız bir kadın turist ile sahibi olduğu kayadan oyma mağaradaki çömlek atölyesinde tanıştıklarını belirten Körükçü, bir süre sonra aralarında duygusal yakınlaşma başladığını aktardı. Körükçü, yaklaşık üç ay Türkiye'de kalan arkadaşının ülkesine dönmek zorunda kaldığını ve giderken bir tutam saçını keserek atölyenin duvarına astığını söyledi. (Ekşi Sözlük)

Daha sonra çömlek atölyesine gelen kadın ziyaretçilerin bırakılan saçın öyküsünü dinledikten sonra saçlarından keserek duvarlara asmaya başladığını böylelikle saç müzesinin oluştuğu, 1998 yılında Guinness Rekorlar Kitabına giren müzede ne kadar saç müzesinin dikkat çekmediği, daha sonra özellikle yabancı haber sitelerinde tanıtıldığı görülmektedir.

Müzeye saç bırakanların ismini ve telefonunu bir kağıda yazıp duvara astığını, bu yüzden müzeye saçlarını bırakan kadınların tümünün isimlerini ve irtibat numaraları ile saçlarını bıraktıklarını bu müze sahibinin bunlar arasında çekiliş yaparak bunları tekrar Kapadokya’ya davet ettiği, böylece bölge turizmine de katkı sağlandığı anlaşılmaktadır.

Haziran ve aralık aylarında yılda iki kez çekiliş düzenlediğini kaydeden Körükçü, " Çekiliş günü müzenin kapısından giren ilk kişi rast gele binlerce saç arasından 10 kişiyi belirliyor, biz bu kişileri arayıp Kapadokya'ya davet ediyoruz. Yılda toplam 20 kişiyi 15 gün süreyle tüm masraflarını biz karşılayarak Kapadokya'da ağırlıyoruz. İsteyen çömlek yapmayı öğreniyor, isteyen at sırtında Kapadokya'yı geziyor. Böylelikle Kapadokya'nın tanıtımına katkı sağlamış oluyoruz" (20.08.2014 Yenişafak Gazetesi) diyerek aslında fahri bir turizm elçisi olduğunu da göstermektedir.

Kapadokya yöresi Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde olsa idi yılda en az elli milyon turistin gelmesi beklenirdi. Zira bir demir yığınından ibaret olan Eyfel Kulesini yılda yirmi beş milyon turist ziyaret etmektedir. Kapadokya yöresinde yaşayanlar Galip Körükçü’ye minnet ve şükran borçludurlar.

Galip Körükçü gibi fahri turizm elçilerimizin bölge de daha çoğalması ve yaratıcı görüşleri ile turist sayısını artırması gereklidir.