Bugun...
İSRAF EKONOMİSİ


İbrahim Selvi
 
 

facebook-paylas
Tarih: 11-11-2020 16:47

Hz. Muhammed tutumlu olmak israf etmemek adına insanlığa örnek teşkil edecek salıkta bulunmuştur.

“Nehir'in üzerinde abdest alıyor  olsanız da  suyu israf etmeyiniz”

Yine bir başka ifadesinde  dünyayı imar etmek adına “ Kıyamet kopuyor olsa da elinizdeki ağacı toprağa dikin” tavsiyesinde bulunmuştur.

Diğer yanda Kuran-ı kerim de insanları iktisadi yönde  ölçülü olmaları yönünde bir çok ayette uyarmıştır. “  saçıp savuranlar şeytanların kardeşi olmuşlardır. isra-27,  Allah israf edenleri sevmez. Araf-31, Enam-141 ve Nisa-6 Ayetlerinde Allah, insanları israf etmemelerine  yönelik  tavsiyelerde  bulunmuştur.

Ancak gelin görün ki israf ekonomisi  bütün dünyanın popüler iktisat politikası olarak kabul edilmiş durumda. Tüketime dayalı ekonomik sistem de insanlar  ne kadar çok tüketirse,  tüketim ürünlerindeki  üretim de  o denli artırılmış olacaktır. 

Yapılan  üretim  göstergesine  bağlı olarakta ülkelerin ekonomik kalkınmışlık göstergesi yükselmiş beklenilen ekonomik büyüme  gerçekleştirilmiş   kabul edilmektedir. 

Burda şöyle bir durum da var ki;

Yaşadığımız dünyada bir yanda  üreten toplumlar varken  diğer yanda da tüketen toplumlar var. 

Üreten toplumlar teknolojiyi de kullanarak, tüketim arzını  sürekli yeni tasarım ürünlerle destekleyip  rekabet pazarlarını daraltıp ürün kalitelerini ulaşılmaz kılarken. 

Tüketim toplumları bir şeyler üretebilmek amacının dışında, yeni tasarlanan  ürünlerin müşterisi olmaktan kendini  engelleyip dizginleyememekte. 

Keza, üretim toplumunun pazara arz ettiği yeni teknolojik tasarım ürünleri  bireyin, toplumun ve de devletlerin varlık tanımını destekleyen materyaller olduğu  kabul edilmekte. Yani bu materyalleri edinmeden, ülkenizi koruyamıyor, iş hayatınızda başarılı olamıyor ve sosyal yaşamda da  engelli  olmak durumunda kalıyorsunuz. 

Ne hikmetse bilinmez, İslam ve müslümanlık  bu denli israfa müsrif olmaya karşıyken, gelin görün ki  İslam coğrafyasında yapılan israfın diğer kültür ve coğrafyalarla kıyaslandığında büyük ara fark yarattığını görüyoruz. 

 

Bireysel ya da  kamu kurumları  diğer adıyla  devlet eliyle de yapılan  israfın  kontrol edilemeyen gereksiz  harcamaların önüne geçilememektedir. 

Bu durum insanların genel alışkanlıklarının ötesinde teknolojiyle de ilintili olduğu kaçınılmaz. 

Teknoloji, iktisat biliminin öğretisini doğrular nitelikte  gelişme göstermesi  durumunda, daha az enerji, daha az zaman ve daha fazla hız, üretim, mali yararlılık  gibi tasarrufa yönelik gelişmişliğin kendiliğinden öne çıktığını, böylelikle gelişmiş toplumlarda  israfın da önüne geçilmiş olduğunu görüyoruz. 

Diğer yanda doğrudan israf alışkanlıklarımız da  var ki bu yönlü, Türkiye’deki gelişmeleri millet olarak hepimiz biliyor, görüyor ve kanıksıyoruz. 

İsraf ekonomi doktrini toplum ve milletleri ya da devletleri öldürmüyor, keza yaşamasına katkı vermek ve ayakta kalmasını sağlamak  için sürekli finans  ediliyorlar. Çünkü, ineği öldürmek yerine aktiviteden yoksun  bırakmak kabiliyle sütünden yararlanmak iktisadi anlamda daha mantıklı. 

Geçtiğimiz yıllarda kasabanın birinde çiftçinin birisi o günün  koşullarında tefeciden   bir miktar borç para almış. 

Çiftçi, aldığı borcun geri ödeme vadesini  yıllık mahsulünü  kaldırılmasıyla  yapabileceğini    taahhüt etmiş. 

Fakat çiftçi, her mahsul yılında kıt kanaat  kendi ihtiyacını ayırdıktan sonra,  aldığı borcun ancak faizini  ödeyebilecek gelir elde edebiliyormuş.  Durum böyle olunca, yıllarca borcun ana parası saklı kalmak kaydıyla ançak  borcun  faizini ödeyebilmek durumunda kalmış. 

İlerleyen süreçte Çiftçi’nin oğlu yetişmiş, çiftçi ailenin   işlerinin çekilip çevrilmesine yani yönetilmesine katkı vermeye başlamış. 

Derken bir gün Çiftçi’nin oğlu, babasına “ Baba, biz yıllık mahsül gelirlerimizle  bu borcun faizinin dışında ana borcumuzu  ödememiz kabil değil,  şu bağın birisini satıp bu borçtan kurtulalım. İlerleyen yıllarda faize ödediğimiz parayı artırır yeniden başka bir  bağ ya da bahçe  alabiliriz” demiş. 

Çiftçi için toprak satmak kabul edilir şey değil ancak oğlunun önerisi de  Çiftçi’ye  iktisaden mantıklı gelmiş ve  oğlunun dediği gibi yapmak durumunda kalmış. 

Çiftçi aile böylelikle hem borç ödemekten hem de faizinden kurtulmuş. 

 



Bu yazı 690 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI