Bugun...
Selanik-Gülşehir Hattı


Mustafa Boncukcu HAKÇA
 
 

facebook-paylas
Tarih: 11-02-2015 00:30

Türk ve Yunan dostluğunu pekiştirmek amacıyla ilçemizin de üzerine düşen görevi yerine getirmekte olduğunu Cuma günü mahallemizde tanık oldum. Hemen hemen gelenekselleşen Yunanlı hemşerilerimizin Gülşehir ziyareti bu yıl da aksamadı. Yetkililerimizin gayreti ile Yunanistan’ın Selanik kentinden gelen dostlarımız dedelerinin yaşadığı Çalışanlar Mahallesini ziyaret ettiler. 1896 yılında yapılan eski Aziz Demetrios Kilisesi önünde gerçekleşen bir etkinlikle yakın geçmişi yad eden hemşeriler, dostlukları diri tutmaya çalıştılar.

Çok kısa bir dönem açık bulunan bu kilisede hizmet etmiş din adamı bir hemşerimizin kızı olan, Yunanistan’daki Ürgüplüler Derneği Başkanının etkinlikte yaptığı duygulu konuşma, Gülşehir’in kültürel geçmişinin derinlere indiğini bana hatırlattı. Kendini öz be öz Gülşehirli addeden ve bunu büyük bir heyecanla söyleyen bu dernek başkanının annesi de Ürgüplü imiş.

Gülşehir, bu kültürel bağları koparmamalı. Memleketimizin tanıtımında ve turizmin geliştirilmesinde Yunanistanlı hemşerilerimizden yararlanmalıyız. Bundan dolayı bunu sadece

Çalışanlar Mahallesi etkinliği olarak değil, şehrimiz genelinde geleneksel hale getirerek bir dostluk festivaline dönüştürebiliriz. Az bir kalabalıkla toplanan bu etkinliğin amatörlükten kurtarılmayı hak ettiğini düşünüyorum.

Bunun için öncelikle fiziki şartların düzeltilmesi gerekiyor. Gülşehir’le gönül bağı bu eski kilise ile somutlaşan ziyaretçilerimizi rencide etmemek üzere bu eski yapıyı öncelikle koruyup yaşatmamız şarttır. Gülşehir’e bir kültürel miras olarak kalan kilisenin korunması için özen göstermediğimiz, yapının içine girince anlaşılıyor. Yekpare yöresel bazalt taştan yapılan sütun altlıklarının bir kısmı çatlamış ve bozulma riski taşıyor. Ancak bundan öte, iç odada kesif bir halde bulunan kötü koku, dostluğumuza değer ve en azından önem vermediğimizi akla getiriyor.

Yöresel kıyafetlerini kilise içinde giyen Yunan folklor ekibinin olumsuz düşünceleri, sergiledikleri oyunlarda sanki bana yüzlerine yansıyor gibi geldi. Ancak yöresel oyunlarını izledikçe, buradan göç eden insanların gelenek ve göreneklerinin bizlere çok benzediklerini ve hatta aynı olduklarını gördüğüm zaman bu izlenimim zihnimden dağıldı. Bizden giden türkülerin onların ağzından söylenip, halk oyunlarının oynanmasıyla, mübadelede aslında bizim kendi soydaşlarımızın Yunanistan’a gönderildiği gerçeği aklıma düştü. Dini Hıristiyan olsa da Karamaniler, öz be öz Türk idiler. Bunu folklor ekibinin tiplerinde bile gözlemledim desem yalan olmaz.

Kültürel miras Demetrios Kilisesi bize başka bir gerçeği daha haykırmaktadır. Osmanlının son zamanlarında yapılmış olan bu yapı, dinimizin başka dinlere olan hoşgörüsünün bir nevi somut kanıtıdır. Bu hoşgörünün Cumhuriyetimizin ilk yıllarında da devam ettiğini, kilisenin elli metre yakınına 1934 yılında yapılan Yeni Camiden anlıyoruz. Birincisi, o dönemde hala kullanılabilecek bir yapı olan kilisenin, camiye çevrilmediği görülüyor. İkincisi, adından anlaşılacağı gibi yeni yapılan caminin minaresi, diğer dinin ibadethanesinin yüksekliğinden fazla değil. Kilisenin çan kulesi ile Yeni Caminin minare yüksekliği hemen hemen aynıdır.

Bundan dolayı, günümüzde başka mezheplere bile anlayış gösteremeyerek hoşgörüsüzlük ve mimarisi monoton ve orantısız betonarme cami minareleri yaparak görgüsüzlük örneği sergileyen bizlerin Cumhuriyetin ilk yıllarını yeniden etüt etmesi gerektiğini söyleyebilirim.

Gelecek yıl Yunanistan’dan daha kalabalık bir hemşeri turizmi beklerken, misafirperverliğimizi profesyonelce yapmak üzere bu etkinliği bir festivale dönüştürelim. Bunun için yetkililere büyük görevler düşüyor. Daha şimdiden çalışmaya başlamalılar.

Zaten turizmin amacı dostluk değil midir  ya da başka bir deyişle, turizm, barış içinde gelişmez mi?



Bu yazı 1519 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI