Bugun...


Karavezir "Canlandı"
Karavezir Seyit Mehmet Paşanın heykeli boyanarak "canlandırma" yapıldı.

facebook-paylas
Tarih: 14-04-2016 21:24
Karavezir "Canlandı"

Gülşehir'in banisi olan ve camiden medreseye kadar bir çok eseri miras bırakan Silahtar Seyit Mehmet Paşanın Karavezir Parkındaki heykeli rengarenk boyandı.

Silahtar Karavezir Seyit Mehmet Paşanın heykeli yağmur ve tozun etkisiyle matlaşarak orijinal siyah renginden çok şey kaybetmişti. Yenilenen Karavezir Parkında kötü bir görünüme sahip olan heykel, canlı renklerle boyanarak adeta cana kavuşturuldu. 

Karavezir Seyit Mehmet Paşa Kimdir?

Gülşehir (Arapsun) kazasının kurucusu Seyit Mehmet Paşadır. Karavezir Seyit Mehmet Paşa 1. Abdülhamit'in vezirlerinden olup, sonradan sadrazamlığa kadar yükseltilmiştir.
 
Karavezir Seyit Mehmet Paşa, Nevşehir'e bağlı Uçhisar kasabasından Hacı Mahmut Efendi ve karısı Meryem'den doğma, kızları Ayşe'nin Gülşehir eşrafından Esseyit Ali Bin Esseyit Hamza'nın (Hamza'nın oğlu Seyit Ali Efendi) evlenmeleri neticesi Miladi 1735 yılında dünyaya gelmiştir.
 
16 yaşına kadar Arapsun'da kaldıktan sonra 1751'de Osmanlı Padişahlarından Sultan Mahmut devrinde İstanbul’a gitti. O zaman, dayısı Ahmet oğlu Süleyman Ağa onu saraya güvenirliği ve ahçıbaşılığı ile ünlü bir kişi olduğundan saray helvahanesine çırak ettirdi. Süleyman Ağa aynı zamanda Karavezir Seyit Mehmet Paşanın tahsil ve terbiyesinde itina ederek iyi bir şekilde yetişmesini temin etti. Sonra 1759 yılında Karavezir Zülüflü Baltacılar Ocağına alındı. Karavezir burada da tahsiline devam etti; bilgili bir kişi olarak 1761 yılında Enderun Hazine Odasına alındı.
 
Hitabetteki becerisi sayesinde bir yıl sonra Hazine Odasına ikinci yazıcı olarak atandı. Kardeşi Seyit Mustafa Ağa veliaht Abdülhamit Efendinin kahvecibaşısı olduğundan, Karavezir de bu sayede veliaht Abdülhamit Efendiye bağlanmıştır. Birinci Abdülhamit hükümdar olunca, Seyit Mehmet Ağa (Karavezir) Has Odaya alındı; kısa zamanda Hazine Kethüdası ve bir yıl sonra (1775) hükümdarın silahtarı oldu.
 
Seyit Mehmet Ağa (Karavezir) akıllı, kültürlü, kabiliyetli idi. Zekası sayesinde süratle padişah 1. Abdülhamit'in sevgi ve itimatını kazanıp; büyük bir nüfuz elde etti. Nüfuzunu korumak için 1. Abdülhamit'in yakınında kendisine rakip olabilecek kişi bırakmayıp başka vazifelerle etrafından uzaklaştırdı. Hatta sadrazamların işe alınıp ve çıkarılmaları onun sayesinde olmuştur. Karavezir, nüfuzu genellikle hayırlı işlere kullandığı için müdahaleler olumlu sonuç vermiş; bu da nüfuzunun daha da artmasına sebep olmuştur.
 
Fakat, onun hükümdar üzerinde gizli nüfuzu bir taraftan dedikodulara sebep olduğundan kendisi için zararlı bir hal almıştır. Buna son vermek için Kalafat Mehmet Paşa, Sadrazamlıktan alındı. Karavezir 21 Ağustos 1779 tarihinde sadaret makamına getirildi. Bundan sonra Karavezir diye anılan Silahtar Karavezir Seyit Mehmet Paşa, büyük bir faaliyetle işe girişti. Bilhassa ıslahat işlerinde Hükümdarın birinci derecede müşaviri ve yardımcısı oldu. Karavezir, bütün düşündüklerini yapabilmek için ecelden aman bulamadı. Ondan mühim hizmetler beklenirken yakalanmış olduğu Akciğer Tüberkülozundan kurtarılamayarak 19-20 Şubat 1781 tarihinde öldü.
 
Abdülhamit, onu çok sever ve kendisine tam manasıyla itimat ederdi. Bütün saltanatı boyunca cidden itimat ettiği ve değer verdiği tek vezir o idi. Karavezir'in hastalığında, Abdülhamit kendisini ziyarette bulunmuştur. Vefatından sonra Karavezir'i de, kendisi için yaptırdığı İstanbul Bahçekapı'daki Hamidiye Türbesindeki mezarlığına defnedilmesini sağlamıştır.
 
Karavezir, kısa boylu, zayıf, esmer ve çirkin bir kişi idi. Enderunda hizmet ederken şakacılığı, nükteciliği, latifeciliği ve fıkraları tanınmıştır. Has Odaya alındıktan sonra şakayı terk edip, ciddi bir hal aldı. Karavezir namuslu, bilgili, akıllı bir devlet adamı idi. Merhumun Gülşehir'de (Arapsun) cami, imaret, kütüphane ve hamamı vardır. Aynı zamanda şehre içme suyunu da Karavezir getirtmiştir.
 
Gülşehir'i imar ederek Sarılar Türkmen aşiretini buraya yerleştirip, köy iken bir kaza merkezi haline getirip; adını da Gülşehir olarak değiştirmiş ise de, bu isim sonradan unutulup eskisi gibi Arapsun olarak devam ettirilmiştir.
 
İstanbul'da ilk defa olarak Hıdırilyas'tan (Hıdrellez) evvel kuzu kesme yasağını koyan ve böylece koyun neslini korumaya çalışan Karavezir'dir. Hastalığında onun için 1. Abdülhamit zamanın en uzman doktorlarını vazifelendirmiş ise de çare bulamamıştır. Abdülhamit’in şehzadelerinden biri de çiçek hastalığından Karavezir'le aynı gün vefat etmiş, bu iki kayıp padişahı üzmüş ve yıpratmıştır.
 
Karavezir Silahtar Seyit Mehmet Paşa, 1. Abdülhamit'in ıslahat hareketlerinde çok mühim roller oynamış ve büyük yararlılıklar göstermiştir. Aynalıkavak tenkinamesi adı verilen 9 maddelik Rus-Osmanlı antlaşmasında da birinci derecede rol oynamıştır.
 
Rusya ile Osmanlıların arası çok nazik olduğu bir dönemde zamanın sadrazamı, Darendeli Mehmet Paşa pek değerli bir kişi olmakla beraber, Padişahın yakını bulunan Karavezir'le geçinemediğinden (bütün işlerin Karavezir'in arzusu ile yürütmeyi ret ettiğinden) azledilerek sadaret mührü yeniçeri ağası Kalafat Ağaya verildi (1 Eylül 1778'de). Karavezir Seyit Mehmet Paşanın 19-20 Şubat 1781 yılında ölümünden sonra; Abdülhamit bu aydın ve çalışkan vezirinin yerini tutacak birini ararken eski vezirlerinden ve Erzurum Valisi İzzet Mehmet Paşayı bu göreve getirdi.
 
Abdülhamit, daha ziyade orduda ıslahata karar verdiği zaman Karavezir'i Sadaret makamına getirmiş; tarihimizin Karavezir olarak tanıdığı Seyit Mehmet Paşaya devlet işlerinin selametle yürütülmesi bakımından ümit bağlamış ve vezirlik hattı hümayununda Karavezir için " SİZ Kİ VEZİR-İ AZAM VE Bİ-İSTİKLAL VEKİLİ MUTLAK HAMİDE FİALIMSINIZ" demiştir. O zamana padişah, vezirin istiklal ile hareketi hakkında bahsetmemiştir.
 
Karavezir hastalığında kendisini ziyarete gelen padişaha ıslahata devam edilmesini, yeniçerilere asla itimat edilmemesini ve sadaret ehli olarak sadaret kethüdası Halil Hamit Efendinin yahut defterdarlık ve nişancılık etmiş olan Hacı Mustafa Efendinin getirilmesini tavsiye etmişti. Padişah, sadaret kethüdası Halil Efendiyi paşalığa yükselterek, 31 Aralık 1782 tarihinde sadrazamlığa getirdi.
 
Karavezir'i takip eden Halil Hamit Paşa da ıslahat hareketlerine cesaretle devam etti. Karavezir zamanında Rusya bütün Türk limanlarından istedikleri gibi sefer etme imkanı bulduklarından Rus gemileri Türk halkının zaruri ihtiyaç maddelerine bol bedel verip götürerek kasti bir burhan yaratmışlardı. Karavezir imparatorluğun hububat merkezi olan Romanya'dan İstanbul ve Karadeniz kıyılarına erzak ve buğday yığarak buhranı önlemişti. Ruslar Karavezir'i rahat  bırakmamak ve Osmanlı İmparatorluğunun toparlanmasına imkan vermemek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Şimdiki Romanya (Eflak, Boğdan) konsolosluklar açmak için Kaynarca Antlaşmasının bir maddesine dayanarak ısrar etmeye başladılar.
 
Karavezir ve Bab-ı Ali'nin ileri gelenleri bu konsoloslukların birer fesat ocağı olacaklarını bildiklerinden izin vermemekte ısrar ediyorlardı. Bu işin fena bir hal almaması bakımından Fransa devleti Türk tarafını iknaya çalıştı ise de ancak Silistre'de bir Rus konsolosluğunun açılmasına müsaade edilerek mesele kapatıldı.
 
Karavezir Seyit Mehmet Paşanın sadarette ilk değerli işi vilayetlerdeki sık sık vali değişmelerini önlemek oldu. Kalabalık maiyetleriyle her yıl başka yere nakledilen valiler imadiye adı altında aldıkları vergilerle halkı zor durumda bırakıyorlardı. Sadareti müddetince mecburiyet olmadan valilerin yerini değiştirmedi, merkez teşkilatını da ıslah ederek ehliyetli memurlar kullandı. Almanca, Fransızca'yı çok iyi bilen Abdürrezzak Bahir Efendiye vezaret verdi. Kendisinden sonra sadrazam olan Halil Hamit Efendiyi Hariciye Nazırlığı makamı olan Reisülküttablığa getirdi. Kendi kardeşi olan Mustafa Paşanın günümüzdeki anlamı ile devlet bakanlığı yani Nişancılığı alıp yerine değerli devlet adamlarından Hacı Mustafa Efendiyi getirdi. Humbaracı Paşa ve Baron dö Tot zamanında tesis edilen Humbaracı ve topçu askerlerinin talim ve terbiyelerine önem verdi.
 
Kaynarca felaketinin asıl sebebinin askeri gerginlik olduğunu anlayan Karavezir, Tavai adlı İsviçreli bir mütehassısa 126 demir topla gülle sipariş etmiştir. Humbaracı ve topçuların sadabat yerindeki talimlerinde bizzat bulunurdu. Bir defa padişah, vezirinden habersiz talimgaha geldiğinde Karavezir'i talimde başarılı olanlara mükafat verirken görünce memnun olmuştur. Bu memnuniyetini padişahlara mahsus olan siyah tilki derisinden kürkü Karavezir'e hediye ederek bildirmiştir (Devlet Paşa Tarihi).
 
Karavezir Silahtar Seyit Mehmet Paşa saraya girdikten sonra bir taraftan devlet işlerini sıhhatli olarak yürütmüş, diğer taraftan doğum yeri ve memleketi olan Arapsun'u da düşünmüştür. İlk hamlede, bir köy olan Arapsun'a o zamanki idari teşkilata göre müftü ve kadı tayin ettirerek, Arapsun'u kasaba ve kaza haline getirmiştir. Karavezir, Mardin ve Nusaybin havalesinden getirttiği Sarılar adlı Türk aşiretini kazaya yerleştirmiş, kazanın nüfusunun bu şekilde artmasını sağlamıştır. Buna ilaveten Kırşehir, Yozgat, Kayseri, Nevşehir, Niğde sancak ve kasabalarının birçok köylerini Arapsun'a bağlamış, bu şekilde yeni teşekkül ettirilen Arapsun kazası doğuda Kayseri, batıda Aksaray, kuzeyde Kırşehir, güneyde Nevşehir ve Niğde kaza ve sancaklarıyla hemhudut olarak geniş topraklara sahip olup, toprak ve nüfuz bakımından büyük bir kaza olmasını sağlamıştır.
 
Akıllı ve dirayetli Sadrazam Karavezir Seyit Mehmet Paşa bununla da kalmayarak, Gülşehlr merkezinde bugün küçük olmakla beraber Osmanlı mimarisinin en iyi ve numune eserlerinden biri olan Kurşunlu Camiini, bunun yanı başına eski adıyla medrese (okul ve kütüphane) yaptırmıştır. Ayrıca şehrin on münasip yerinde çeşme, hamam, çarşı ve çarşı içinde han, sübyan mektebi (ilkokul) inşa ettirmiştir. Karavezir yaptırmış olduğu medresede halen üzerinde kitabesi bulunan bir odayı kütüphane olarak düzenletmiş, bu kütüphaneye İstanbul'dan temin ettiği el yazması ile matbuu değerli kitaplar, o zamanki cilt usulleriyle ciltli çeşitli ilim dallarında değerli kitaplar, dini mevzuatlar, Kuran-ı Kerim ve Tefsirler gibi değerli kitaplar, bugün Kültür Bakanlığının ilçemizde faaliyet gösterdiği Karavezir Halk Kütüphanesinde muhafaza edilmektedir (Maalesef bu eserler, daha sonra Gülşehir'de korunamayacağı kaygısı ile Ankara'ya gönderilmiştir).




Kaynak: Fotoğraf: mantarkayapost.com

Bu haber 2559 defa okunmuştur.

Gülşehir Nöbetçi Eczaneleri
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
VİDEO GALERİ
YUKARI