1915 yılı tam bu aylarda Çanakkale Savaşının şiddetli günleri yaşanıyordu. Çarpışmanın bir anında askerlerin Conkbayırı’na doğru kaçtıklarını gören Mustafa Kemal, “Neden kaçıyorsunuz?” diğer bağırdı. Askerlerden biri “Karşıda düşman var, cephanemiz kalmadı.” diye cevap verir. Mustafa Kemal “Düşmandan kaçılmaz, cephaneniz yoksa süngüleriniz var!” diyerek “Süngü tak yere yat!” komutunu verir. Sonra şöyle hitap eder. “Ben size taarruzu ve ölmenizi emrediyorum. Biz ölünceye kadar buraya takviye birlikleri ve kumandanlar gelecek.” der. Bir savaş taktiği olarak süngü çarpışması ile düşmanı oyalayacak ve arkadan takviye birlikleri gelecek ve düşman saf dışı edilecek. Nitekim dediği gibi biraz sonra atlı süvariler ve takviye birlikleri gelir, düşman püskürtülerek saf dışı edilir.
O günlerde bölgedeki Osmanlı 5. Ordu Kumandanlığı yapan, Alman General L. Von Sanders, Mustafa Kemal’e “Bu cephedeki bütün kuvvetleri bir kolordu haline getirmeye karar verdim. Onun kumandanlığını sizin almanızı istiyorum.” der ve görev Mustafa Kemal’e verilir. İşte bundan sonra Çanakkale Savaşının galibiyeti başlar ve düşman yarımadadan atılır. Çanakkale Savaşındaki üstün başarısı, İngiliz ve müttefiklerinin Boğazı geçmesine engel olur ve dünya tarihine şunu yazdırır:
“Çanakkale geçilmez.”
1933 yılında Cumhuriyetin 10. yılı kutlamalarına katılan Voroşilof başkanlığındaki bir Rus heyeti Çanakkale yarımadasındaki savaş bölgesini gezerken, siperde henüz kaybolmamış bir İngiliz postalının içinde dizden kopmuş bir ayak iskeleti görür. Voroşilof tercüman vasıtası ile oradakileri şöyle der: “Bu postalı askeri bir müzede camekan içine koyun ve altına şunu yazın: Bu memlekete göz dikenlerin, bu memlekete kötü niyetle gelenlerin akıbeti böyle olur…”
Cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul’da yabancı devletlerin elçi ve ataşelerine bir resepsiyon verilir. O sırada İngiliz ataşesi bir binbaşının Atatürk’e dikkatle bakması Ata’nın dikkatini çeker. Yaverini gönderip derdini sordurur. İngiliz binbaşı, yavere, “Mustafa Kemal, Çanakkale’de babamı öldürtmüştü…” der. Bu cevabı alan Atatürk, yaverine der ki “O binbaşıya sor bakalım, babasının Çanakkale’de ne işi varmış?!”
İşte, Atatürk budur!..