Kapadokya’da değersiz değerler!
Kapadokya \Türkiye
Yazıma konu Kapadokya’da sahipsiz ecdat yadigarı Seyit Mehmet Karavezir Külliyesinin Hamam bölümü hakkında.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Payitaht, Sancak ve Şehzade kentlerinin dışına pek çok yatırım ya da kamu binası yapmamış, genelde.
Ançak istisna Kapadokya \ Nevşehir ki, o zamanlar, Nevşehir’in belde ismi Muşkara, küçük belki de 200 hanelik bir köy.
Damat İbrahim Paşa, kendi memleketine bu beldeye 1726-1727 yıllarında bir külliye yaptırmış, Osmanlı hanedanlık topraklarında bu ve benzeri yapıların eşine pek raslayamıyoruz bu tür istisnai yatırımların.
Külliye, Cami, şadırvan, Medrese ve Hamamdan oluşmakta.
Bu dönemde bölgede daha istisnai bir durum daha gelişiyor.
Aynı Külliyenin benzerini
Seyit Mehmet Karavezir Muşkaraya 18 km. Mesafedeki yine O da kendi memleketi olan Gülşehir’e bir külliye yaptırıyor.
Tabi o zaman Gülşehir’in ismi Yarapsun “Rum diyarı”
Tarihçe bir tarafa;
Aşağıdaki Hamam Gülşehir’deki bu Karavezir külliyesinin bir parçası. Bu Külliye'yi de Karavezir, Damat İbrahim ile yakın yıllarda yaptırmış 1778.
Vakıflar bu eseri kiraya vermiş.
Altı, yedi senedir bakımsız atıl durumda.
Kiracı atıp gitmiş.
Son beş yıldır ifade etmediğimiz merci kalmadı “Gülşehir Doğal Kültürel ve Turizm Derneği” olarak.
Kiracı, Hamamı ısıtmak için yakıt olarak keçe kullanmış olmalı, keçeleri duvarın sıfırına kaymış, depolamış. Üzeri açık keçe balyaları yağmur yağınca suyu alıyor ve duvara vuruyor.
Hamamın içi ne durumda bilmiyorum.
Yani sahipsiz milletin değer verilmeyen eserleri.
Bir millet elinde sahip olduğu değerlere gereken hassasiyeti gösteremez ise “bu başta insan kaynağı, Tarihi Kültürel eserler, doğal kaynaklar ve çevre, anane ve gelenekler vb. “
Diğer yanda nasıl yeni değerler yaratıp onları mali, iktisadi ve kültürel varlıklara dönüştürecek?
En son, Kayseri Vakıflar Bölgeyi telefonla arayarak Hamam ile ilgili bilgi verdim.
“Biz orayı kiraya verdik“
Peki siz mülkünüzü hiç kontrol edip denetlemez misiniz?
“Pandemi sürecinde kapatmış olmalılar”
Yani özetle şunu anlatmak istiyorum.
Elindeki varlığın değerini bilmeyen, özümsemeyen toplum, birey yeni değer yaratamaz.
Dünyada sadece Paris’i görmek için gelen Turist sayısı tüm Türkiye’ye gelen Turist sayısına eşit.
Sonra Paris’te herşey dahil beş yıldız otel yok, deniz, kum, güneş yok. Çoğu Turist bankta, parkta veya atıl denecek butik pansiyon otelvari yerde konaklıyor. Bu konaklama ve Paris seyahati Türkiye tatilinden daha pahalı ve konforlu atfediliyor.
Kentlerimizde Obada çadır kurar gibi imar ve iskan kültürü geliştiriyoruz.
Kentin Batı yakası imara açılıp yapılaşalı en çok yirmi yıl olmuş.
Yirmi yıl sonra kentin o yakası yaşanılmaz mahalleye, semte dönüşmüş, menkul taşınmaz değeri yeni yapılaşan mahalleye göre yüzde altmış oranında değer kaybetmiş duruma dönüşüyor.
Yani yaşadığımız semti kısa sürede kendimize dönüştürüyoruz.
Bugün pazar hemen yüz metre yanı başımızda İnşaat var, çalışanlar sabah altıda gelip işe başladılar.
Evet Pazar günü!
İnşaattaki çalışanların çıkardıkları gürültüden, sesten erken kalkmak durumunda kaldım.
İnşaat çalışanlarına varıp zabıtanın görevini yapmak ”ne yapıyorsunuz sabahın altısında, bugün pazar neden erken başladınız, ya da Pazar günleri özel çalışma iznine tabi, izniniz var mı?” diye sorayım dedim. Yapsam olur muydu?
Çünkü burası Türkiye, Amirin vazifesini memur, güvenlikçinin işini doktor, polisin, zabıtanın görevini vatandaş yapıyor, yapmak durumunda kalıyor.
Yok, inşaat çalışanlarına ben yapmadım, bir şey demedim.
Toplumdaki iletişim bozukluğu kaynaklı şiddet olaylarının temel nedenleri arasında ilk sırada bu ve benzeri kaynaklı müdahaleler gelmekte.
İyi Pazar’lar diliyorum.
Bir hassas konu daha var ki, inanılması güç!
Olay şu;
Arsanız var, arsanızın küçük bir metre karesi yani bin metrenin yüz elli metresi kamuyla şuğurlu.
Kamudan arsanızın şuğur denilen imar ve parsel engelini gidereceksiniz.
Bu bölüm aklen, ahlaken, vicdanen yani her yönden size münasip, uygun parça. Bu parça arsayı siz alamazsanız sizin dokuz yüz metre arsanız da bir işe yaramıyor.
Diğer yüz elli metre hiç bir işe yaramıyor.
Neyse...
Siz bu parçayı alacaksınız ya;
Arsanın piyasa değeri yüz elli bin lira ama ihaleye çıkartılıyor ve size yüz elli metre yeri altıyüz bin liraya malediyorlar.
İhale çantacıları devreye giriyor, ihaleye girip fiyatı artırıyorlar.
Devlet, otorite buna müsaade ediyor.
Devlet, otorite neden var?
İnsanların arasındaki ihtilafları gidermek için.
Peki bu olayda, otorite ihtilaf mı gideriyor yoksa ihtilaf mı yaratıyor?
Sizin başınıza böyle bir iş gelse ne yaparsınız?
Bir çantacı gelse sizin değeri yüz bin liraya ihtilafı gidereceğiniz zorunlu almanız gereken taşınmazı altı yüz bin liraya almak durumunda kalsanız. Tabi bir de mali durumunuz müsait mi?
Örnekte gördüğümüz gibi, nasıl değer yaratamadığımızı anlamış olmalıyız.
Değer yaratmak sadece mali anlamda değil, ya da teknoloji.
Eğer mali anlamda değer işe yarasaydı, petrol ülkeleri Asya, Ortadoğu ve Latin Amerika toplumları dünyanın en çağdaş, medeni yaşanılabilir kentlerini inşa edip barışık toplumlar yaratırlardı.
Ama değil, insanlar bu bölgelerde ölümüne kaçıp göç etmek durumunda kalıyorlar. Sığınabildikleri ülkelerde mülteci konumunda ağır şartlarda yaşamaya razı oluyorlar.
Vatanlarını, yurtlarını, işlerini, ailelerini her şeylerini geride bırakıyorlar.
Ne büyük trajedi değil mi?
Keza, teknolojik anlamda Amerika;
Amerika, dünyanın en yaşanılmaz ülkesi sıralamasında neredeyse ilk sıralara yerleşmek üzere.
İbrahim selvi
07 Ağustos 2022
Kapadokyapost köşeyazarı
kapadokyapost@gmail.com
selviabraham.blogspot.com
Köşemi takip etmekten keyif alıyorsanız lütfen yakınlarınıza öneriniz.